Daily dairy and more

Daha önce bunlardan birini mutlaka duymuşsunuzdur. 4 günlük karantina sürecinde izleyeceğim filmlerden birinin adı Berlin Sendromu olunca ben de, çok bilinen psikolojik, birbirine çok benzeyen iki sendromun açıklamalarını sizlerle paylaşmak istedim. Ne nedir, hangisinde kim kimle duygusal bağ kuruyor hepsini öğrenelim.  İlk olarak en bilindik Stockholm sendromu ile başlayalım. Rehin alma vakalarında rehine ve rehin alan kişi arasında oluşan duygusal bağ, semptom ya da elektrik artık ne diyorsanız. Rehine, rehin alan kişinin yanında olur, durumu benimse ve savunur. Kısaca; celladına aşık olmak. Esasen bu durum rehinenin verdiği bir karar değil, baskıdan doğan bir psikoljik durum. Rehin alma, tecavüz, taciz, savaş, hayat kadınları, aile içi şiddet, dini ve siyasi baskı gibi birçok durumda Stockholm sendromuna rastlanılır. Bu sendrom; 1973'te, Stockholm'de  gerçekleşen bir banka soygunundan ismini almıştır. Jan-Erik Olsson ve hapisten onunla firar eden bir arkadaşı, 4 bank...

Sosyal medyada, her gün herkes bir güzellik ölçütü açıklamaya başladı ve bu o denli boş bir çaba ki..  Bu konuda görüşlerimi bir cümle ile açıklayamayacağım için ben de yazmaya kadar verdim. Öncelikle bir atasözümüzle başlayalım renkler ve zevkler tartışılmaz. Gelin görün ki şuan yapılan tek şey bu tartışma. Uzun boylu kızlar şöyledir, zayıf kızlar on numara, sakallı erkek candır, çirkin ama komik erkek olmasa da olur... Güzellik ölçütünün tartışması olmaz. Çünkü bu kavram başlı başına soyut ve görecelidir. İnsanlar, topluluk tarafından güzel kabul edilen şeyleri güzel bulmak zorunda, illa ki ondan hoşlanmak zorunda ya da onu sevmek zorunda değildir. Leyla ile Mecnun örneğini düşünün. Hiç kimsenin gözleri Mecnun'un gözleri gibi bakmadığı için Leyla'ya, bugün böyle bir aşk hikayemiz var.  Güzellik, sizin bir insan da ne gördüğünüzdür. Üstüne oturulup tartışılacak, başka birilerini ikna etmeye çalışılacak bir kavram değildir. Belirlediğimiz güzellik kavramları, yaşadığımız sosya...

 Have you ever visited Turkey? If your answer is yes, you should probably notice that dogs and cats on the streets. They are everywhere. Literally, everywhere.I know you want to know why. Here is why; Turkish people are care hygiene and cleaning a lot. Especially our mothers. That's why if you are not living in a house with a garden, it is almost impossible to convince your mom to have a pet inside the house. They see pets are a messy living being. Honestly, my brother messy than any other cat. Anyway, because they are obsessed with hygiene, they do not prefer to pet inside the house. That is why we have a lot of pets on streets. I said pets because we treat them like our pet.  You can see a person doesn't have a cat but feed many cats on street. You can see a man doesn't have a dog but he has a dog accompanying him in the morning. You can see many children trying to catch up cats to touch. I can multiply the examples, but the thing is; we love them, we treat them like ours...

 Humus, her ne kadar seveni çok olsa da sevmeyeni de olan bir meze. Gerçekten 3 dakika kadar sürecek kısa, yormayan bir tarifi var. Yemeyi de seviyorsanız çok şanslısınız. Ben humusu ilk olarak krakerler ve mısır cipsleri ile tükettiğim için şuan da öyle tüketmeyi seviyorum. Bu atıştırmalıklara ve alkollü içeceklere de çok güzel bir eşlik eden bir meze. Daha fazla uzatmadan tarife geçiyorum.  Malzemeler:  2 su bardağı haşlanmış nohut (kabuklarının çıkarılmış olması tercihe bağlı) 1/2 su bardağı tahin  1/2 çay bardağı zeytin yağı Tuz 1 adet limon  2 diş sarımsak  Yapılışı:  Uzun uzun bir yapılışı yok bu masum mezenin. Üzeri için biraz haşlanmış nohutu köşeye ayırın. Geri kalan tüm malzemeleri  mutfak robotuna atın ve ta ta ta tam. Hazır! Humus için dikkat etmeniz gereken tamamiyle damak zevkiniz. Bütün malzemeleri damak zevkinize göre ekleyin. Benim yaptığımda tahini fazla olmuştu, deneyerek de malzeme ekleyebilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun.

 The title sounds cool, isn't it? The situation that we are getting through it right now, will be written in the history for sure. However; we don't like it at all. Since November 2019, our lives have completely changed. At the beginning, it was like other viruses had happened before yet day by day we got more worried. There was limited information about the virus. We only knew it was very contagious indeed it spread all over the world for less than three months. We lost many people because of this virus and we have got tried to live with it. We knew that we should do something and we did. We have stopped seeing each other, we have put distance to everything, and we have stopped our lives. However; it couldn't continue forever. We have started to live a new destinated life. The whole world has worked amazingly fast as it can be. We are aware of everything. We are aware of what we are sacrificing now. The situation of Covid-19 is starting to giving hope. Recently, we are rec...

 Meksika ve o topraklara ait bir hikayeden bahsetmişken yine aynı topraklara ait bir gelenekten bahsetmesem olmazdı diye düşünerek size; Meksika'nın en önemli geleneği ve benim çok saygı duyup sevdiğim bir gelenekleri olan "Ölüler Günü"nden bahsedeceğim bugün. Ölüler Günü her sene 1-2 Kasım'da Meksika'da kaybettikleri yakınlarını anma günü olarak kutlanır. İnanışa göre, 1 Kasım'da yetişkinler, 2 Kasım'da çocuklar ölülerin dünyasından yaşayanların dünyasına gelecek ve iki dünya arası bir köprü kurulacaktır.  Bu gelenek ve inanış pre-hispanik döneme: Aztekler, Toltekler (eski Kolombiya halkı) ve Nahualarlara (eski El Salvador halkı) dayanıyor. Bu toplumların inancına göre ölüler için yas tutmak bir saygısızlıktır. Yas tutmak yerine onların bu ziyaretine eşlik etmek ve eğlenmeyi tercih etmişler. G ünümüzde, Meksikalılar bu günde yakınlarının mezarı başında toplanır ve onlara yaşayanların dünyasında en sevdikleri şeyleri sunarak bu anma geleneğini devam ettiri...

Ünü kendi ülke sınırlarını aşmış, ağlayan kadın La Llorana'nın hikayesini paylaşacağım bugün sizinle. Meksika kaynaklı bu hikayenin pre-hispanik dönemlere de ait olduğu söylenmekte. Hal böyle olunca hikayenin birçok versiyonunu duymak mümkün. Peki, La llorana kimdir ve neden ağlıyor? La llorana her şeyden önce bir anne. Evet bu şaka değildi. Hatta annelik hikayenin en önemli sembollerinden. Ayın, yeryüzünü aydınlattığı en parlak gecede, beyaz çiçekli elbiseyle vücudu sarılmış caddelerin arasından sessizce ve ağlayarak geçen, hüzünlü, üzgün kadın. Üzüntüsü ve kederine daha fazla dayanamayıp dizlerinin üstüne düşen ve çocuklarım diye ağlayan bir anne. Neden böyle olduğunu merak ettiyseniz hikayeye başlayalım... Meksika'da taşra denilecek bir yerde yaşayan La llorana, bir gün şehrine gelen bir İspanyola aşık olur. Kısa bir zaman içinde de hamile kalır. Evlenmeyi hayal eden La llorana, İspanyol sevgilisi tarafından terk edilir. Öfkeyle deliye dönen bu kadın, çocuklarına tahammülü k...

 Bir şeyin başına doğal, diyet, glutensiz, organik gelince tadı tuzu bozuluyor diyen arkadaşlarımı çok iyi anlıyorum. Haklılar ama siz de biz şekerli içecekler tüketemeyenlere hak verin. Bizim de canımız kahvecilerdeki muhteşem kremalı, soslu kahvelerden çekiyor ama sipariş ettiğimizde yarım kalıyor. Bunun yanında aldığımız şeker de cabası. İşte bu yüzden ne yardan ne serden diyerek çoğu kahveyi kendim, az şekerli hale getirip tüketiyorum. Bugün de size ofiste yaptığım pumpkin spice lattemi anlatacağım.  Malzemeler;  Yarım fincan süt (istediğiniz bir süt) Yarım fincan kahve (istediğiniz tip kahve) Toz tarçın  Toz bal kabağı  Hazırlanışı;  Bildiğiniz, sevdiğiniz sütlü kahveyi yapıyorsunuz arkadaşlar sıra dışı bir hazırlanışı yok. Sadece sütün süt köpüğü yapacak kadar kısmı ısıttığınız kapta kalsın. Damak zevkinize göre baharatları ekleyin. Süt köpüğü oluşturup biraz daha tarçın serptik mi, pumpkin spice latteniz hazır. Sıfır şeker tüketimi ve evde, ofiste ya...

 I have just finished watching this mini-series on Netflix, and immediately want to recommend everyone that I know to include you, my beloved readers. What kind of a series was that? I saw the series on a youtube video, there is a channel which reporting what is new on Netflix. Then I decided to check it. For a long time, I wasn't watching anything. I said it will be nice to see something. Before I have started it I even didn't know it is a mini-series. That's why I am quite upset while I am writing now because it finished. Anyway, let's tell you what I like and why I recommend this series.  The series talks about an orphan girl's which has amazing chess talent life and carrier. You are going to love this story even you don't have any idea of what is chess. Trust me. While you are watching it you are not only an audience. You become a friend of Beth. You always there, at her side since her childhood. You know all of her stories. Backgrounds, reasons, hates, love...

 Bir önceki yazımda hafta sonu ziyaret ettiğim Foça'daki Siren kayalıklarından esinlenerek sizlere Odiseus'un eve dönüş yolculuğundan bahsetmiş oldum. Hazır başlamışken bu yolculuğu sonlandırmayalım mı? On yıl süren Truva savaşının ardından Odiseus'un evi olan İtheka'ya dönüşü tam on yıl sürmüştür. 20 yıl önce savaş için evden ayrılırken eşine geri dönemek umuduyla çıkan Odiseus, bu uzun ve zorlu yolculuktan sonra İtheka'ya ulaşır. Ulaşır fakat Odiseus artık her şeyi olan bir kraldan çok hiç bir şeyi olmayan bir Yunanlıdır. İtheka'da onu kimse tanımaz. Kendi sarayının yolunu tuttuğu sırada sarayın önünde kalabalıkla karşılaşır. Bu kalabalık, Penelope'nin eş adaylarıdır. Penelope, Truva savaşına neden olan Helen'in kuzenidir. Güzelliğini siz tahmin edin artık. Odiseus'u beklerken Penelope  İtheka'da kimse artık Odiseus'un yaşadığına inanmamaktadır. İtheka kralı olmak, Odiseus'un yerine geçmek için de bu sürede binlercesi Penelope için sıra...

 Sirenler, günümüzde Orak Adası olarak bilinen, kaynaklarda Acheolides olarak geçen adada yaşayan yarı insan yarı balık deniz ve sesleriyle tüm denizcileri büyüleyen deniz yaratıklarıdır. Öyle ki güzellikleri ve büyülü sesleri yüzünden birçok denizci Sirenlere yem olmuştur. Siren adasına gelen hiçbir denizci sağ çıkamamıştır. Çünkü inanışa göre adadan bir geminin geçmesi ve birinin canlı çıkması Sirenlerin kesin ölümü demektir.  Bu nedenle Sirenler bu adadan geçmiş her şeyi boğdular. Sirenler ilk olarak Homeros'un Odesa (Odyssey) destanında karşımıza çıkar. On yıl süren Truva Savaşı'ndan canlı kurtulan Odiseus'un evine; İthaka'ya, çok sevdiği eşi Penolope ve oğlu Telemacus'a dönmeye çalışır ve bu dönüş yolculuğu da on yıl sürecektir. Odiseus, bilinen en zeki ve en kurnaz denizcidir. Bu yüzden deniz tanrısı Poseidon tarafından pek sevilmez. Truva'dan İthaka'ya olan yolculukta da Poseidon, Atena ile Odiseus'un Siren adasından canlı çıkıp çıkmayacağı için i...

Isn't it always like this?  The thing about life is start when you understanding it. When you understand that you are living, you are alive, and the rest of the things are good memories of you. I don't excatly which age or which period of your life you can be aware of this fact. I became aware of this a couple of days ago. I have start to do even little things make better and funnier. I am trying to not dramatize negative things I face to in daily life. Sometimes it could be challenging. Life has full of unexpecting things. We cant ignore whole, I cant but I have learned leave away little negative things, and focus on finishing the day happy. I am conscious that they are making my day, my year and my life in the end. In fact, people are always aware of death and the life is temporary, however; the thing that want to mention is not about being aware of death. It is everything that you living right now, making your life and all the good memories you will my "life". I ho...

¡ Buenos días,  amigas y amigos! ¡Buenos días a quien me escucha! Hoy una mañana un poco como es que yo no sé. Yo no puedo explicar. Pero bueno mis sentimientos sobre hoy no es pesimistas. Solo no dormí suficiente. 😫 💤 Ayer me  encuentre  articulo sobre "las series turcas". Y desde ayer estaba pensando añadir más recomendaciones en esta lista. Puedes leer esta articulo  aqui Primero, quiero compartir una película para entretenerte. El nombre de película se llama   " Aykut   Enişte " Con esta película puedes entender sentido del humor de los Turcos. En realidad no somos muy diferentes de los Españoles. Nos reímos lo mismo cosas,  nuestros chistes  casi mismo. ¿ Cómo  yo lo sé esto? Porque soy fan de España. Además amo  del  cine España. Casi vi todas las películas Español en Netflix. Pues, puedes confiarme te gustara esta  película. Con tinuamos con la  película  se llama " Naim ". Es basado en una historia verdadera...

Hi guys! Did you ever notice that there are many handsome guys and beautiful girls on the internet? We always check them out with our social media account like; twitter, Instagram... We have started to create a new beauty standard as well. More muscled men, more plumped women and many other criteria. However; today I don't want to talk about changing beauty standards. It could be my next post's topic. Today, I want to talk about how we came so blind to not see the person sits just next to us. Yes, it is right. Whenever I get involved with my phone too much, I raise my head and look around. Do you know what I noticed every time? All the people are in the same position that I was a second ago. It is crazy because we do not even have a chance to came eye on the eye. Everybody is too busy with their cell phones therefore nobody notices the real beauty. When we spending time on the internet we say "nice guy" or "nice girl" but he or she is living so far or he/she...

Avokado, coğrafya olarak yeni yeni tanıdığımız bir meyve. Benim meyve ile ilk tanışmam, İspanyol arkadaşımın salataya avokado koyması ile oldu. Avokadonun direk olarak tüketebileceğim bir meyve olmadığını da bu şekilde anlamış oldum. Avokado genellikle sağlıklı (bitkisel) yağ olarak kullanılan bir besin. Bunun yanı sıra avokadoyu en sık görebileceğiniz yer guacamaole sos. Bu sos bir kere yerseniz hep yemek isteyeceğiniz türden. Kendimden biliyorum, çok güzel tapasları olmasına rağmen gittiğim bir mekanda hep guacamaole sos ve cips menüsü olmasını isterdim. Çok yakın bir zamanda instagramda karşıma tarifi çıkınca artık kendi istediğim zaman bu sosu yapar hale geldim. Siz okurlarımın da bu lezzetti denemeniz için üç dakikalık tarifler serime guacamaole sosu ekledim. Dilerseniz tarife geçelim.  Malzemeler yine oldukça basit ama bize bir adet avokado lazım. 1 adet avokado, 1 adet domates, 1 soğanın çeyreği, biraz jalapeno biber (isteğe göre koyabilirsiniz), limon, tuz ve karabiber....

Bilen bilir mutfakla uğraşmayı çok seviyorum. Yemek yapmak, özellikle tatlı yapmak benim için bir hobi. Yemek yaparken tariflerde aradığım en önemli özellik, tarifin pratik olmasıdır. Hafta içi çalıştığım için genelde meşakkatli tarifler hafta sonuna kalıyor. Hafta içi ise pratik, hazırlanışı üç beş dakikalık tarifleri yapıyorum. Genelde hiçbir şeye vaktim olmadığından bu tarifler benim her şeyim. Hem tariflerimi yazılı bir şekilde kayıtlı tutmuş hem de siz okurlarımla paylaşmak için bugün bu yazımı yazıyorum. Evet. Bu tariflerden ilki; çikolatalı truf. Tatlı yemeyi özellikle çikolata yemeyi çok seviyorsanız, canınız ne zaman  isterse yapabileceğiniz bir tatlı. Davetlerde, misafirliklerde her yere de hazırlayıp götürebilirsiniz. Malzemeler basit: 1 paket krema, 1 adet  hazır kakaolu kek, 1 paket sütlü çikolata. Üzerini süslemek için istediğiniz malzemeler (kakao, hindistan cevizi, fındık...)  Yapılışı da malzemeler kadar pratik. Öncelikle kremayı bir küçük tencereye ...

  Kafanızda tu rta denilince oluşan şekli pıpprtatik bir şekilde yapmanın tarifini paylaşacağım bugün sizlerle. Öncelikle tarif benim değil. Ama bu tarif iyi ki var iyi ki paylaşılmış ki bizlerde nasipleniyoruz.  Bu tarifte beni asıl etkileyen iki şey var. Birincisi; az malzemeli olması. İkincisi yapımının çok kolay olması. Ben sizinle öğrendiğim ve ilk yaptığım elmalı turtayı paylaşacağım. Dilerseniz tarife geçelim.   Malzemeler:   Yarım paket oda sıcaklığında tereyağı yada margarin (125 gr)  1 adet yumurta  Yarım su bardağı toz şeker  Yarım paket kabartma tozu  2 su bardağı un (elinize yapışmayan hamur elde edene kadar un ekleyebilirsiniz) İç harcı için;  3 adet elma  2 yemek kaşığı toz şeker  1 tatlı kaşığı tarçın Yapımı:  Tarifte ilk olarak elmalı iç harcını hazırlanıyor ama önce hamuru yapıp, hamur dinlenirken iç harcı yapmak isterseniz o da olur. Sıralama burada fark etmiyor. İç harcı için elmanın kabuklarını soydukt...

 Recently, I've written a Turkish post for my blog. One of my friends told me that that post should be in English too. So, I decided to write in the English version of  this post . Sometimes I can't decide what should I eat with wine, beer, or a cocktail. I assume that everybody has experienced that one time in their life. Especially, for a romantic dinner... In this post, I would like to share with you guys a small guide for what you should eat with each drink. However; I need to say that I am not an expert or a gourmet. These recommendations cames from a general perception and my taste.  1- Beer  🍻 Beer has a large group of fans in the world general. The reason could be its price or taste I am not a hundred percent sure but, like its fans, beer also has a lot of alternatives aperitives to eat its side. People would rather eat crispy and salty things with a beer. My recommendations will be;  Olives French fries (could be any kind of fried potato-like; patatas ...

Bir yazıma daha hoş geldinizz! Tam anlamıyla hormonal sebeplerle oluşan açlığımın zirvesinde olduğum bir gündeyim. Aklımı yemeklerden ve tatlılardan alamazken canım güzel bir vişneli turta yapmak istedi. Peki bu vişneli turtayı bir davete yapsaydım yanında hangi içki içilirdi sorusu da bugün sizlerle bu yazıyı paylaşmamın vesilesi oldu. Alkol tüketirken çoğu zaman yanındaki atıştırmalıklara ve mezelere kafa yormuşuzdur. Neyle ne iyi gider? Bunun yanına ne hazırlamalıyım? Özellikle baş başa sıcak bir sofra hazırlarken. Kendi damak zevkime ve bu zamana kadarki gördüklerim ve bildiklerimle beraber size aperitif hazırlama konusunda kısa bir tavsiye yazısı hazırladım. 1- Bira 🍻 Severek tükettiğiniz bir alkolse yanındakiler sizin için önemli olmayacaktır. Çoğu atıştırmalıkla tüketilen bira için size tavsiyem daha tuzlu şeyler. Tıpkı TAPAS gibi. 😍 Ah şu kültür az ucundan Türkiye'ye gelse. 🤤 Benim en çok yakıştırdığım ve size tavsiye olarak verebileceğim yiyecekler: Zeytin, Patates kıza...

Eveet geldik Antik Yunan aşk hikayelerimizin sonuncusuna. Bu seferki hikayemiz mutlu bir sonla ve içinden çıkarılacak önemli derslerle bitiyor. Çok uzatmadan başlayayaım.  Uzun yıllar önce, şuan ki Kıbrıs'ta Pygmalion adında bir heykeltıraş yaşardı. Pygmalion kadınları; kusurlu, sürekli hatalar yapan insanlar olarak gördüğünden kadınlardan nefret eden birisidir. Özellikle yaşadığı çevredeki hayat kadınlarından ve onların yaşantısını ideal olarak bulmadığından kadınları eksik, noksan görmektedir. Her ne kadar birçok kadının ilgisini çekse de onun sanatının ona yeteceğini söyleyerek asla evlenmeyeceği için yemin eder. Kadın ırkına olan bu nefreti ve ettiği yemine rağmen kendini adadığı, hayatının en önemli eseri olan heykeli ironik bir şekilde bir kadın heykelidir.  Pygmalion, heykeli için büyük bir özen ve sabırla çalışır. Bu öyle bir özenli çalışmadır ki sanki insanlığa kusursuz bir kadın nasıl olur göstermek istercesine heykelini çalışır. Ya da belki tam olarak kadınlardan ne...