LA LLORANA 🌺

Ünü kendi ülke sınırlarını aşmış, ağlayan kadın La Llorana'nın hikayesini paylaşacağım bugün sizinle. Meksika kaynaklı bu hikayenin pre-hispanik dönemlere de ait olduğu söylenmekte. Hal böyle olunca hikayenin birçok versiyonunu duymak mümkün. Peki, La llorana kimdir ve neden ağlıyor?


La llorana her şeyden önce bir anne. Evet bu şaka değildi. Hatta annelik hikayenin en önemli sembollerinden. Ayın, yeryüzünü aydınlattığı en parlak gecede, beyaz çiçekli elbiseyle vücudu sarılmış caddelerin arasından sessizce ve ağlayarak geçen, hüzünlü, üzgün kadın. Üzüntüsü ve kederine daha fazla dayanamayıp dizlerinin üstüne düşen ve çocuklarım diye ağlayan bir anne. Neden böyle olduğunu merak ettiyseniz hikayeye başlayalım... Meksika'da taşra denilecek bir yerde yaşayan La llorana, bir gün şehrine gelen bir İspanyola aşık olur. Kısa bir zaman içinde de hamile kalır. Evlenmeyi hayal eden La llorana, İspanyol sevgilisi tarafından terk edilir. Öfkeyle deliye dönen bu kadın, çocuklarına tahammülü kalmaz ve onları ayın en parlak olduğu bir günde nehirde boğarak öldürür. Ne yaptığının farkına varan La llorana için ise artık çok geçtir. Yaptıklarına ve bu acıya daha fazla dayanamayan kadın kendini de nehre bırakır. Hristiyanlıkta büyük suçlar olarak kabul edilen cinayet ve intiharı işlediği için La llorana'nın Tanrı tarafından asla affedilmeyeceği düşünülür. İki çocuğunun mutlaka cennette La llorana'nın ise arafta kaldığına inanılır. Ayın yine o denli parlak, yeryüzünü büsbütün aydınlatan gecelerde Meksika'da caddelerde insanlar onun sesini duydukları, hatta gördüklerini söyler. İnanışa göre La llorana oğulları için ağlar ve nehre doğru giderek kaybolur. Bu onun kıyamete kadar cezasıdır. Meksika'da bütün çocuklar gece geç saatlerde dışarıda bulunulmaması gerektiğini yoksa La llorana'nın tıpkı çocukları gibi onları da alıp nehre götüreceğini bilir. 

Üzerine şarkı yazılmış, film çekilmiş efsanenin hikayesi böyle. Başta da söylediğim gibi hikayenin en önemli sembollerinden biri annelik. Annelik ama eksik annelik diye geçer bu hikayede. Bir annenin nasıl olması gerektiğinin tam tersidir La llorana. Hikayeyi yazarken, kadınların üzerine toplum tarafından atfedilmiş bu anneliğin kutsallığını bir kere daha düşündürdü bana La llorana. Belki de kendisi o kadar kötü bir anne değildir. Toplumun kadınlar için belirlediği bu kutsallık, olamayınca eksiklik gibi görülmesini umarım ileride aşabiliriz. Yazımın sonuna La llorana için yazılmış şarkıyı iki farklı kişiden ekleyeceğim. Umarım dinlerken onun nasıl kötü bir anne olduğunu değil ne tür zorluklardan geçtiğini ve ne acılar çektiğini hissedersiniz. Sevgilerimle ❤❤



🌺🌺🌺






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Netflix'te mevcut İspanyolca diziler (DİZİ ÖNERİSİDİR) 👀

Capitoline Wolf (The Roman She-Wolf)

Hangi içkinin yanında hangi yiyecek tüketilmeli?