Antik Yunan'da Aşk - Aşk Hikayeleri 4 "Pygmalion ve Galatea"

Eveet geldik Antik Yunan aşk hikayelerimizin sonuncusuna. Bu seferki hikayemiz mutlu bir sonla ve içinden çıkarılacak önemli derslerle bitiyor. Çok uzatmadan başlayayaım. 

Uzun yıllar önce, şuan ki Kıbrıs'ta Pygmalion adında bir heykeltıraş yaşardı. Pygmalion kadınları; kusurlu, sürekli hatalar yapan insanlar olarak gördüğünden kadınlardan nefret eden birisidir. Özellikle yaşadığı çevredeki hayat kadınlarından ve onların yaşantısını ideal olarak bulmadığından kadınları eksik, noksan görmektedir.

Her ne kadar birçok kadının ilgisini çekse de onun sanatının ona yeteceğini söyleyerek asla evlenmeyeceği için yemin eder. Kadın ırkına olan bu nefreti ve ettiği yemine rağmen kendini adadığı, hayatının en önemli eseri olan heykeli ironik bir şekilde bir kadın heykelidir. 

Pygmalion, heykeli için büyük bir özen ve sabırla çalışır. Bu öyle bir özenli çalışmadır ki sanki insanlığa kusursuz bir kadın nasıl olur göstermek istercesine heykelini çalışır. Ya da belki tam olarak kadınlardan nefret etmemektedir. Pygmalion, heykelini bitirdiğinde ona aşık olmaktan kendini alıkoyamaz. Galatea, her şeyden beyaz ve her şeyden güzeldir. Kendi yarattığı heykele aşık olmuştur. Aslında bu bir nevi kadınların Pygmalion'dan intikamıdır. Onu asla sevemeyecek cansız bir heykele çaresizce aşık olmuştur artık. 

Hatta kendini o kadar kaptırmıştır ki, heykelini inci kolyelerle, ipek giysilerle sanki gerçekleşmişcesine süslemeye başlar.  Pygmalion, o kadar çaresizdir ki tek isteği çok sevdiği heykeli biricik aşkı Galatea'nın kanlı canlı olmasıdır. Her seferinde aşk tanrısı Venüs'e (Afrodit) böyle bir sevigili için yalvarır. Venüs, bu gencin aşkına ve sevgisine güvenerek ona atfedilen günün kutlamalarında Pygmalion'un bu zamana kadar kendisine ettiği duaları kabul eder ve kendisine kurban ettiği boğanın yanan ateşinden alevler içinde Galatea'ya can verir. Pygmalion, eve döndüğünde biricik heykelinin kanlı canlı hali ile karşılaşır ve sonsuza dek mutlu yaşarlar. 

Antik Yunan aşk hikayelerinde az da olsa mutlu sonla biten hikayelerden biridir Pygmalion ve Galatea'nın hikayesi. Bu hikayede çoğumuz Pygmalion'nun kadın düşmanlığını ve kadınlara olan tutumunu eleştirsek de hikayede en akılda kalıcı yer Galatea'nın gerçek bir insana dönüşmesi olmuştur yıllarca. Asıl hikayeden çıkarılması gereken ders ise; bir şey hakkında ne kadar katı olursanız olun, değiştirilmez bir fikre bir düşünceye sahipseniz bile bir gün her şey değişebilir. Bir olayı, sadece bir yönüyle değerlendirmenin, bir düşünceye odaklanıp diğerlerini aynı görmenin ne kadar da yanlış olduğunun göstergesidir Pygmalion. 

Bir şeyi değerlendirirken asla bir yönüyle ele almayın. Diğer yönlerini görmeye çalışın. Birisinin dediğine hatta kendi gördüğünüze bile inanmayın. Mutlaka ardı arkası olabilir. Bir olayı bütünüyle değerlendirin, araştırın, öğrenin, arayın, sorun. Değişmeyecek bir fikre saplanıp kalmayın. Değişmeyecek hiçbir şey yoktur. Değişmekten değiştirmekten korkmayın. Bir şeyleri değiştirmemenin, katı fikirli olmanın yükü daha ağırdır. Tıpkı Pygmalion gibi mutluluğu en kısa sürede bulmanız dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalp simgesinin tarihi

Savaş