Antik Yunan'da Aşk - Aşk Hikayeleri 1 "Pyramus ve Thisbe”
Sizlerle paylaşmak istediğim aşk hikayelerinin birincisine başlıyoruz bugün. Hikayeyi duyduğunuzda size bir yerlerden tanıdık gelecek bu hikaye, yıllarca birçok ülkenin edebiyatında klasikleşmiş hikayeler, oyunlar, romanlarda kullanılan bir temanın orijinal hikayesidir. Bu hikaye, içinde bir meyvenin de hikayesini de barındırır aslında. Yunan mitolojisine hakim olanlar bilirler ki Antik Yunan'da her şeyin mutlaka bir hikayesi ve bu hikayenin bir ahlaki dersi vardır. Çok uzatmadan hikayemize geçelim.
Uzun zaman önce Antik Yunan’da Babylon (bugünkü Adana olduğu düşünülmektedir) adlı şehirde evleri dip dibe iki komşu aile yaşardı. Bir evde genç ve yakışıklı Pyramus, diğer evde ise güzelliği ile herkesi kendine aşık edebilecek Thisbe. Bu iki genç çok yakın arkadaşlardı, her gün konuşur ve bütün günü birlikte geçirirlerdi. Zamanla aralarındaki arkadaşlık, aşka dönüştü.Gençlerin birbirini sevmesi, evlenmek istemeleri genellikle aileler tarafından iyi görülse de Pyramus ve Thisbe'nin ailesi bu aşkı hiç de iyi karşılamaz ve onlara evlenmeyi kesinlikle yasaklar. Aileler arasında gitgide artan bir tartışma ve kavgalar başlar. Kavgaların sonu bir türlü gelmez. Aileler, evlerinin arasına uzun bir taş duvar örmeye kara verirler. Dip dibe olan bu evlerin arasına heybetli uzunca bir taş duvar örülür ve aileler bu iki genç evlatlarına bir daha asla birbirleriyle konuşmamalarını söylerler.
Unuttukları bir şey vardır; aşk her zaman bir yol bulur. Duvarların ardında birbirleriyle konuşmanın bir yolunu arayan bu çift bir gün duvarların arasında kimsenin görmediği ufak bir kırık görürler. Buradan, birbirlerine mesaj iletecekleri bir yol bulmuşlardır artık. Yıllar boyunca birbirlerine bu delikten sevgilerini, aşklarını ve öpücüklerini iletirler.
Günlerden bir gün, güneş gökyüzünde yükselmeye başladığı sıralar, iki aşık duvardaki delikte buluşur. Pyramus, Thisbe'siz yaşayamayacağını, onu çok özlediğini ve bir planının olduğunu söyler. Plan; akşam herkes uyurken evden kaçarak, ailelerini, soy isimlerini her şeylerini bırakıp birbirlerinin olma pahasına evden kaçmaktır. Serin bu bahar akşamında, Tomb of Ninus'da (Ninus'un mezarı) buluşmaya karar verirler.
Birbirlerini kim önce giderse diğerini beklemek adına söz verip son bir veda öpücüğü ile ayrılırlar. Akşam olduğunda Thisbe, eşyalarını toplayarak mezara doğru ilerlerken bir ses duyar. Bu bir aslan sesidir. Arkasından gelen aslanı görünce Thisbe, her şeyini bırakarak oradan uzaklaşır. Aslan, Thisbe'nin eşyaları arasında bulduğu beyaz şalı, son avından kalan kan damlalarına boğar. Yiyecek bir şey olmadığını anlayan aslan oradan uzaklaşır.
Pyramus, mezara geldiğinde Thisbe'nin kanlar içindeki şalını görür ve sevgilisinin öldüğünü zanneder. Bu acıya ve onsuz yaşamaya dayanamayacağından, cebinden hançerini çıkarıp kalbine saplar ve orada ölür. Pyramus için geri dönen Thisbe, sevgilisinin cansız bedenini görünce göz yaşları içinde, Pyramus'un hançerini kalbine saplayarak oracıkta can verir.
Pyramus'un kanı, Thisbe'nin göz yaşlarının içinde oracıkta bir karadut ağacı filizlenir. Evlatlarının bu ölümü üzerine birlikte olmak onların kaderidir diyerek karadut ağacının altına iki aşığı gömerler. O günden sonra karadut, sonsuz aşkın sembolü haline gelir. Bu yüzdendir ki karadut lekesi çıkmaz. Karadut lekesinin çıkmasının tek yolu kendi yaprağıdır yani Pyramus'un kanı ve Thisbe'nin gözyaşları...
Her Yunan mitolojisinde olduğu gibi bu mitten de çıkarılacak bir ahlaki ders vardır demiştik. O ders bu hikayede; kaderden kaçılmaz teması. Kaderlerinde sonsuza kadar birlikte olmak vardı ve üzücü bir şekilde de olsa sonsuza kadar birlikte oldular. Her ne kadar birlikte olmak için önlerine engel çıksa da birbirlerine olan aşkları kavuşmalarına engel olamadı. Bugünden sonra karadut yerken sizi bir kere daha düşündürecek hikayemiz burada son buluyor. Bir sonraki hikayede görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder