Konuşmadan (speaking) bu kadar çekinilecek bir şey var mı?
Dil öğrenme becerilerin biri olan konuşma becerisi, dünyadaki dil öğrenen her insan için olduğu kadar bizim ülkemizdeki insanlar için de biraz ürkütücü. Genele baktığımızda anlıyorum ama konuşamıyorumcu bir tavır görürüz. Konuşacağız ama dilimiz izin vermez bir türlü kelimelerin dışarı çıkmasına. Öncelikle sizlere bu kulaklar ne İngilizce telaffuzlar duydu diyerek yazıma başlamak isterim.
Umarım bu yazım, yabancı dilde konuşma üzerindeki çekincelerinizi biraz da olsa hafifletir. Bu yolda kendinize güvenmeyi, kimsenin sizden daha iyi olmadığını ve yanlış yapmanın serbest olduğunu unutmayın. Now, let's start to speak English. :)
Hedef dilimiz ister İngilizce olsun ister başka bir dil, bizim sonradan öğrendiğimiz ikinci bir dildir. Bir dil öğrenirken bunu mutlaka kabul etmemiz gerekir. Bu yüzden konuşurken bir şeyleri yanlış ya da eksik söylemek yapabileceğimiz en doğal şey. Hangimiz anadilimizi yanlışsız konuşuyoruz ki ikinci dilimizi yanlışsız konuşalım? Bu yanlışsız, hatasız konuşma nasıl anadilinizde sizden beklenmiyorsa, öğrendiğiniz ikinci dilden de beklenmez. O zaman ilk olarak çekincelerimize, bizi o yeyip bitiren konuşamama güdümüze şunu söylemeliyiz, hata yapmaktan korkma!
Yabancı dilde konuşmada gözlemlediğim en önemli çekincelerden biri ise telaffuz. Hiç birimiz öğrenmeye çalıştığımız ya da öğrendiğimiz dilin konuşulduğu ülkede doğmadık. Biz sadece o dilleri öğrenmeye gönül vermiş insanlarız. Böylece o dilin konuşulduğu yerdeki yerel insanlar gibi bir kelimeyi telaffuz etmemiz ilk etapta zor. Hoş buna gerek de yok. Neden bir İngiliz gibi bir İngilizce konuşalım ki? Bizi buna kim neden zorluyor? Konuşmada önemli olan, söylemek istenileni karşı tarafa aktarmak ve iletişim kurmaktır. Siz bunu temel bir gramer ve normal bir telaffuzla ifade ediyorsanız zaten başarmışsınız demektir. Bir kelimeyi gerekirse dümdüz söyleyin ama yine de söyleyin. Anlatmak istediklerinizi en sade şekliyle anlatın. İletişime geçmekten bir şeyi yanlış mı telaffuz ederim demekten vazgeçin. Çünkü önemli olan bir kelimenin telaffuzu değil söylemek istediklerinizi karşı tarafa aktarmak. İkinci dilini öğrenen hiçbir kimse mükemmel konuşmuyor size bunun garantisini verebilirim. Yani demek istediğim speakingde kimse sizden ne üstün ne de aşağıda. Ofansif olmasın istiyorum vereceğim örnekler ama Hintlilerin İngilizce'sini düşünün. İspanyolların, Fransızların, İtalyanların... onlar bu denli telaffuz hataları yapıp telaffuza önem vermezken İngilizce konuşma ve bilme oranları daha yüksek. İnanın ki hiçbiri de sizlerden daha iyi telaffuza sahip değil. Buna en güzel kendi hayatımdan örnek verebilirim. Erasmus'un ilk dönemimde Yunanlı bir arkadaşımız vardı. 5 milletten oluşan küçük bir arkadaş grubuyduk ve ilk ay Yunanlı çocuk ne derse evet dedik çünkü kimse onun ne dediğini anlamıyordu. O kadar Yunan aksanıyla konuşuyordu ki biz kelimeleri zor birleştirip anlıyorduk ne dediğini. Biz bu açıdan da çok şanslıyız. Çünkü Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil ve aksan neredeyse yok denecek kadar az. Bu avantajları bir düşünün derim.
Son olarak, her İngilizce öğretmenin dediği gibi, sizlere Türkçe düşünmeyin demek istiyorum. Konuşurken Türkçe düşünmeyin. Peki ne demek bu Türkçe düşünmeme ve bu nasıl mümkün?
Bundan kastımız, Türkçe'nin zengin bir dil olması. Buna karşılık İngilizce tamamen kıt bir dil. Bir şey anlatmak söylemek isterken, İngilizce kelime hanenizdeki kelimeleri kullanın. İster az isterse çok olsun kendinizi bildiğiniz o kelimelerle basit de olsa ifade edin. Kafanızın içinden sakla samanı gelir zamanı demek geçebilir tabi bu bir örnek söylemek istedikleriniz derya deniz. Bu yüzden konuşurken en çok bu kelime haznesi sizde var mı onu iyi bilmeniz gerekir. Hali hazırda sahip olduğunuz İngilizce kelime dağarcığınızı kullanın. Ana dilinize hakim olduğunuz için o dildeki düşündüklerinizi, diğer dile kafanızda çeviri yapıp ifade etmeye çalışmak sizin konuşmanız üzerinizde olumsuz etkisi olacaktır. Bu sebeptendir ki bildiğimiz kelimeleri konuşamıyoruz. Bildiğimiz kelimeleri konuşup kendimizi ifade etmek varken zor yolu seçiyoruz. Biliyorum ama konuşamıyoruma sebep olanda tam olarak budur. Türkçe düşünmemedeki anlatmak istediğimiz de aslında özetle bu.
Umarım bu yazım, yabancı dilde konuşma üzerindeki çekincelerinizi biraz da olsa hafifletir. Bu yolda kendinize güvenmeyi, kimsenin sizden daha iyi olmadığını ve yanlış yapmanın serbest olduğunu unutmayın. Now, let's start to speak English. :)
Yorumlar
Yorum Gönder