Ülkemizde estetiği olamayışı hakkında



Estetik, sizlerin daha çok gördüğü haliyle "aesthetic", güzellikle ilgilenen bir felsefe dalıdır. Güzelliğin oluşması, değerlendirilmesi ve beğeninin yargılanmasını inceler. Peki güzel nedir? Bir şeyi güzel yapan; onun hoş duygular oluşturması, heyecan uyandırması ve zevk vermesi gibi ölçütlerdir. Bu ölçütler, kişiden kişiye, kültürden kültüre değişebilir. Bu düşünce, ortak bir estetik (güzel) değerin olmadığını sonucunu doğursa da bu kanının tam tersini savunanlar da vardır. Bu görüşler estetiğin nesnel mi öznel mi olduğunu tartışmaktadır. Bu tartışmaya daha sonra değinmek üzere esas anlatmak istediğime gelmek istiyorum; ülkemizde hiç ama hiç olmayan estetik. Gerçekten en son ne zaman güzel bir resim gördünüz? ya da güzel bir mimari eser? Güzel bir park? Güzel bir manzara? Güzel insanlar? Bu örnekler neredeyse yok denecek kadar az. 2019'da İstanbul'u ziyaret ettiğimde, İstanbul'da yaşayan insanların bu konuda ülkenin geri kalanından biraz daha şanslı olduğunu hissettim. Bütün bakınca kaybolan ama teker teker incelendiğinde muhteşem olan eserler, mimari yapılar var İstanbul'da. Yolda yürürken bu estetik güzellikleri hissetmek gerçekten müthiş. Diğer yandan ise neredeyse tüm Türkiye'de olan çevre kirliliği, çarpık yapılar, kötü çevre düzenlemeleri.. Yaşarken belki bunların farkında değiliz ama kaldırıp kafanızı etrafa baktığınızda bir tane bile güzel bir şey yok. Estetik sıfır. O yüzden yurt dışında kaldırımın fotoğrafını çeksek bile güzel geliyor. Estetik bir şeyler görmedikçe bize ilham olacak bir şey de kalmıyor haliyle. Gittikçe köreliyoruz güzellik konusunda. Güzel şeyler var edemiyoruz. Güzel görmedikçe, bizler de güzelliğimizi kaybediyoruz. Gülmüyoruz, heyecan duymuyoruz, sevmiyoruz... 

İnsanlara iki çift güzel söz bile söylemiyoruz. O kadar yok oluyor güzellik içimizde. Halbuki ülkemiz birçok kültürün estetiğiyle harmanlanmış bir coğrafya. Gerek yeryüzündeki, gerek beşeri yapıdaki gerekse insandaki estetikle. Bunları korumayı, ön plana çıkarmaya çalışmalıyız bu ülkede yaşayan gençler olarak ama iltifat etmek bile yanlış anlaşılıyor toplumda. O kadar güzel yüzlere sahip insanlar var ki aramızda, güzel demek, beğeniyi ifade etmek bile suç. 

Güzellik yok oluyor. Tek düzelik, estetik olmayan, hiçbir sanatsal değeri olmayan şeylerle yaşıyoruz her gün. Ne çektiğimiz fotoğrafların bir değeri, ne yanından geçip gittiğimiz tarihi eserlerin değeri var. Dışardaki güzelliği kaybettikçe içerideki, içimizdeki güzelliği de kaybediyoruz. İçimizdeki güzelliği kaybettikçe yüzümüzdeki güzelliği de kaybediyoruz. İçimizde olmayan bu güzellik ve estetik olmayan bir toplumda yaşamanın bedelini ruhumuz ve bedenlerimiz ödüyor. İşte bu yüzden yirmilerimizde otuzmuş gibi gösteriyoruz. Bunun kurtuluşu ne kendimize iyi bakmak, ne spor ne de genetik düşüncesiyle estetik ameliyat. Bunun kurtuluşu, güzel şeyler ortaya koymak, güzeli yaşatmak. Kendinizin ne kadar güzel olduğunu kabul edin. İnsan vücudu en güzel sanat eseridir çünkü her bir beden eşsizdir. Bir şeyin sanat olaması için eşsiz olması gerekmez mi? Bu yüzden kendinizi çirkin bulmayı bırakın. Kendi güzelliğinizi fark edince ortaya nice güzellikler koyacaksınız. Güzel bulmak, estetik bulmak isteyeceksiniz. Bireyde başladığımız bu estetik kaygı genele ilerlediğinde, daha estetik bir çevre, daha estetik bir yaşam elde etmiş olacağız. En azından benim inancım bu yönde. Güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle... 












 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Yunan'da Aşk - Aşk Hikayeleri 4 "Pygmalion ve Galatea"

Kalp simgesinin tarihi

Savaş